Ülkü,insanı ümit içinde yaşatan,mâneviyatını yüksek tutan,yüce dilek,ideal…

         Ülkücü,yüce duygulara bağlı mefkureleri olan idealist insan…

         Ülkücü,inancını rotası;dini,dili,tarihi ve kültürünü yelkenleri yapmış olan; bu inanç rüzgarıyla yelkenlerini şişirip İlâ-yı kelimetullah davasına kilitlenen gönül insanıdır.

         Ülkücü,varlığını ideallerine basamak yapan,hayat sermayesiyle ideallerini yaşatan, ruhta fetihler yaparak derinleşen ruh insanıdır.

         Ülkücü, “ Niçin kendi yapmadıklarınızı başkalarına söylersiniz” ilahi düsturundan hareketle inancının gereğini önce kendi nefsinde yaşayan, sonra bunu başkalrına anlatan kutlu yolun sevdalısı derin insandır…

         Ülkücü, Ahmet Yesevi,Abdulkadir Geylani,Hacı Bektaş’ı  Veli,Yunus ve Mevlana’larla manevi ufuklara kanat açıp uçarken,milli duygularıyla da sınır boylarında akıncı oluıpğ dolaşır,Yemen çöllerinde susuzluktan çatlayan dudaklarıyla düşmanla savaşır, İstanbul surlarında Ulubatlı Hasan olur düşman oklarından oklu kirpiye döner, Çanakkale’de Seyit onbaşı olur 276 kiloluk mermiyi Ya ALLAH (c.c) bismillah der namluya sürer, Mustafa Pehlivanoğlu olup darağacından cennete uçar,Mehmetçik olur vatan nöbetinden Hak’ka ulaşırken Cihan Bayık olur karakolunda şehadet şerbetini içer’de can yoldaşı Filiz Bayık’da cenazesinde manevi iklimlere girer ve “Yiğidim benden de resulullaha selam söyle” der.(1)

         Ülkücü; Havai hevesi,zevki,sefayı,şöhreti,makamı,ayağının altına alıp ezen,ezdikçe yükselen yükseldikçe de lütfu İlahi karşısında iki büklüm olup kibir ve gurura kapılmayan yüksek karakter sahibi tevazu örneği insandır.

         Ülkücü ölür ülküler miras kalır; büyük ülküler yüce ruhlarda yeşerir meyve verir… Onlar kabuk değil özdür,şekle değil ruha eğilirler…Tek gayeleri ALLAH’ın (c.c) rızasına talip olmaktır…

         Ülkücü; makam,mevki ve şöhrete fazileti; rahata çileyi tercih edip ALLAH’tan (c.c) başkasına eğilip bükülmeden yaşayan, en kötü dönemlerde ümitsizliği lügatinden silmeyi bilen zirve insandır…

         Ülkücü,zehirin panzehirle; Cehaletin ilimle , fikrin de ancak daha ileri fikirle yenilebileceğini bilen, asrın biliminin zirvesini fethetmeyi hedefleyen gece gündüz durmadan çalışlan,” İlim Çinde de olsa alınız” hadisinin gereğini hakkıyla yapmaya çalışan kimsedir.

         Benlik sarayında yaşayan,nokta kadar menfaat için kırk takla atan,atalet ve meskenet ruhunda mesken kurmuş, kahuehane,meyhane müdavimi hasta ruhlar ülkücü değil ülkücünün sırtının kamburudur…

         Rabbın davetine icabet edemeyen, dedikodu, iftira, gıybet ana sermayesi olup şekilcilikte takılıp kalan, insanlara ürküntü vermeyi ülkücülük sanan,sevgi ortamından nasibini alamamış, kişiliği oturmamış, şeytanın uşağı zavallılar da ülkücü değil ülkücülüğün vebası, yüce davanın yüz karasıdır.

         Ülkücünün parolası; ALLAH’a (c.c) kul,Habibine ümmet olmakta yarışan, “ Vatan sevgisi imandandır” hadisini rehber edinip, canın ı vermeye hazır olurken; takvada yarışıp sevgi ve muhabbeti ilmik, ilmik işlemeyi hedefleyen muhabbet fedaisi olmaktır…

NOT= (1) ( Bingöl’ün Genç ilçesinde 6 Nisan 2006 da şehit olan Polisimizin eşinin cenazesinde söylediği söz.)