Dava adamı,gönül insanı,Hak'kın kapısının bendesi,Allah (c.c) adına öğrenci yetiştirebilmenin kara sevdalısı Ahmet ÇAKIR’da her fani gibi Hak'ka yürüdü.
Ahmet hoca ,din eğitim ve öğretiminin önemine inanan, bu manada İ.H.Okullarının yüklendiği misyona çok değer veren, bir Kur’an sevdalısıdır.
Ahmet ÇAKIR, 1961-1962 Çorum İ.H.Okuluna yatılı olarak girer ve bitirir.Aynı yıl İzmir Yüksek İslam Enstitüsüne kayıt yaptırır, orayı da bitirerek Alaçam ve Yakakent ilçelerinin ilk İmam Hatip ve Yüksek İslam Enstitüsü mezunu olur.
İzmir’de okurken Tire’de İmam ve Hatiplik yapar.Okulunu bitirince Bitlis Vakıflar Bölge Müdürlüğü,Kayseri Vakıflar Bölge Müdür yardımcılıkları ve Urfa İ.H Okulunda meslek dersleri öğretmenliği yaparak emekli olur.
Merhum emekli olunca çok sevdiği Alaçam’a gelip yerleşir.İ.H. Okullarının kapısına kilit vurulmak istenen dönemde ahde vefa olarak sağlığı müsaade etmese de Samsun İ.H.Okulu müdürü Mehmet Dede’nin cenazenin başında yaptığı güzel konuşmada ifade buyurdukları gibi: “Köy köy gidip çocuğunu okutmak isteyen,ama imkanları olmayan aileleri ikna ederek, okula öğrenci toplamıştır.”
Merhum,öğrencilerin iaşeleri ve diğer giderleri için de ev ev, dolaşıp onların ihtiyaçlarını karşılamış ve milletin anlının teri , gözünün nuru,okulun bacasını tüttürmüştür.
Ölüm ve Hayat; hep birlikte yürüyen, hiç ayrılmayan ikili… “…kişi sevdiği ile beraberdir” ferman-ı hükmünce dostlar meclisinde toplanmak üzere , fert,fert pasaportları kesilip omuzlarda uğrulanılan son yolculuk.
Ölüm; doğumla başlayan, kaçıncı durakta sona ereceği meçhul yolculuğun adı… “ Her nefis ölümü tadacaktır.” “ Her ümmet için bir ecel vardır,vakitleri dolunca ne bir saat gecikir ve ne de öne geçebilir.” İlahi fermanının kaçınılmaz sonu…
Bir insan için eş,dost ,arkadaş ve akrabalar iki kere toplanır; Birincisi seferinde düğününde toplanır, eşinin koynuna kor,İkinci sefer toplanıp toprağın koynuna koyarlar…Birinci’de sevinç ve sürur ,ikincide elem ve keder vardır… İşte dostlar, hayatım roman dediğin maceralı yolculuğun sonu da budur.
Ölüm; öldürülemeyen diri,Kabir;kapısına kilit vurulamayan ebedi yolculuğun ilk sırlar kapısı…Kâinatın efendisinin ifadesi ile de “ cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.”
Ölüm, ana karnında başlayan, ,kalbin her atışının ayak sesi ile ecele yürüyen,tabut gıcırtısıyla devam eden ebedi hayat yolundaki ikinci konağa geçiş tezkeresinin ürküten adı…
Ecel ,hayat denilen yol üzerinde kurulmuş zamanı belirsiz tuzak; Kabir ağzını açmış misafirini bekleyen konak…Cennet ve Cehennem insan için hazırlanmış son durak…
Ölümün güzeli; Dünya hayatı denilen esaret halkasını kırarken kafesinin kapısını açık bulan kuşun hürriyete kanat çırpışı misali,Hak'ka ulaşmaya kanat açıp :
“ O demde ki,perdeler kalkar,Perdeler iner,Azrail’e “ hoş geldin !” diyebilmekte hüner…
Ahmet Hocam ! kabrin nûr,makamın Cennet,derecen âli,( R.S.A.V) şefaatçin olsun. Allah (c.c) geride kalan aile efradına,eş,dost hısım , akraba ve arkadaşlarına sâbrı cemil ihsan etsin.( amin)