Dil,millet ağacının kökü,ulus’un yurdu,milletin zihin hazinesi,milliyrtin perçini,ana sütüyle gelişen beden,sözüyle oluşan lisan…Ataların tarihteki izi ve yüzü,medeniyetlerin taşıyıcısı,kültür hazinelerinin kilidinin anahtarı..
Dil, insan gruplarını vatan potasında yoğurup bir bayrak altında gölgelendirerek millet haline getiren en önemli sosyal ve kültürel müesseselerden biridir. Dilini hakim kılan kültürünü hakim kılar. Başka milletlerin dil istilasına uğrayanlar kültürel soykırım’ın kurbanı olurlar…
Diller de değişik milletlere mensup insanların evlilikleri gibi izdivaç yaparak hem verirler hemde alırlar … Esas olan, asırlardır denizlere akan ırmakların denizin ana yapısını bozmadığı gibi dilinde ana dokusunun bozulmadan korunmasıdır. Bunun için de dil gümrük istasyonları ve sıkı pasaport konrolleri gerekir. Gümrüksüz ve kontrolsüz mal ithalatı milli ekonomiyi, dil ithalatı da güzel Türkçemizi çökertecektir.
Vatan güçle kurulur, dille korunur…Dilini kaybeden yurdunu kaybeder .Dilini kaybettikten sonra yaşayan tek bir millet bile yok iken, dilini koruyup asırlar sonra devlet kurmuş pek çok millet vardır. Alphonse Daudet ; “Bir millet esarete düştüğü zaman, dilini koruyabilirse, esaret zincirini kıracak elmas anahtarı elinde tutuyor demektir“der.
Dil, milletlerin varlık evinin zırhı, iffet ve namusunun bekçisi, bekasının teminatı, asaletinin tescili, gökkubbenin altında yankınanan sesidir. Yer küre üzerinde milletlerin itibarı veya sınırları, dilinin ulaştığı yere kadardır.
Türkiye diye bir vatan, Türkçe diye bir lisan olacaksa, çocuklarımıza ‘Türkçe ve Türklük’ gurur ve şuuru verilip, Türk kültür hazineleri kendilerine açılarak Türkçe konuşmayı, Türçe okuyup yazmayı, Türkçe düşünmeyi; Türkçemizi ve Türkiyemizi sevmeyi öğretmek mecburiyetindeyiz.
Çocuklarımıza dilimizi, dinimizi, kültürümüzü öğretmek isek adam gelir dinini , dilini, kültürünü öğretir. Hilal yerine Haçı, Hz.Muhammed (s.a.v) yerine insanlık onu bekliyor diye H.İsayı, Yunus, Mevlana, Nasrettin hoca yerine Noel Baba‘yı, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş-ı Veli yerine Aziz pavlos’u, “Bir olan, doğmamış, doğurmamış, kendine hiçbir şeyin denk olmadığı“ Allah inancı yerine, Yahudinin diğer insanları Yahudiye hizmetçi olarak yarattığına inandıkları özel Allahları Yahova ‘yı veya tahrif edilmiş İncil’in ifadesiyle “her şeyi yoktan var eden bir olan Allah’ın oğlu Rab İsayı“ (haşa) anlatarak globalleşen dünyanla BOP’a giden yolda Dinler arası diyalog kurdurup,’Amentü’de ittifak’ yaptırı verirler…Bir gün de geriye döner bakarsın ne Türkün dini, dili nede Türkiye diye bir yurt kalmıştır …
Türkçemiz dünyanın en güzel dillerinder biridir. Bu hususta Max Müller şöyle diyor:“Türk dili o kadar mükemmel ve kaideleri o kadar kıyasidir ki, bu dili sanki lisaniyat alimleri vücuda getirmiştir.“ Fakat aydın geçinen gafil, hain veya şeref fukarası satılık beyinler , dilimize saldırıyı görev bilerek, millet ağacının köküne balta vurmaktalar.
Dilimiz, dönem, dönem de yabancı istilalara uğramıştır.İslamın kabulüyle Arapça, Farsça bilmişliğin, sonraları Fransızca batılılaşmanın, günümüzde; globalizmin basamak yaptığı İngilizce de aydın olmanın sembolü olarak yutturulmaya çalışılmaktadır. Çocuklarımıza ana dilimizi öğretmeden beş yaşından itibaren İngilizce dersler aldırarak dil soykırımı yarışı başlatılmıştır.
Son yıllarda çocuklarımıza konan isimler, tabela kirlenmeleri, Turizm rehberi olarak hazırlanan broşür ve afişler ile hortlatılmaya çalışılan Türkçe olmayan isimler dikkat çekicidir.
Nurullah Ataç der ki: Dil bir uygarlık olayıdır .Bir uygarlığın kullandığı dil, başka bir uygarlığın düşündüklerini söyleyemez. Onu söylemeye yetmez .
Mustafa Kemal de “Milletimiz din ve dil gibi iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanında çekip alamamıştır ve alamayacaktır “diyerek dinimiz ve dilimizin önemini vurgulamıştır
Dinimiz ve dilimizden korkanlara itaf olunur