Ufuk’ta Görüneni;
Şam’daki Emevi Camisinin Cuma Selamlığının ışıltısı sananlar,
Haydarpaşa garından Boğaz’ın iyot kokan tuzlu serin sularına açılan çıkış kapısına yansıyan yakamoz parıltısı olduğunu anlamakta,
Mağlesef geciktiler .
ZİRA!!!!!!!
Bu Ekrem, başka bir Ekrem gibi,
Çok ince bir ayarla ehil bir ekipçe hazırlanmış olduğu anlaşılıyor.
Çünkü;
1- Modern
2- Dindar
Dindarlığını, referans yapan siyasal müptezellikten uzak duruyor.
Ayrıca, dindarlığını çağdaşçı çevrelerden gizlenmesi gerekli bir kanaat olarak da görmüyor.
3- Alt kültür mensubu imiş gibi kompleksler sergilemiyor.
Muhatabını ezen, samimiyetten uzak sıkıcı muhafazakar mütevaziliği tercih etmiyor.
4- Modernliği muhataplarına batmıyor, Abartılı bir modernlik göstermiyor.
5- Halk ile kucaklaşabiliyor. Muhatabına, net biçimde onların içinden biri olduğu inancı veriyor.
6- Tahrik edilse de tahrik olmuyor.
Mesela, al ananı da git demiyor.
7- Kimseye hain, Terörist ve Kötü sıfatı tanımlaması yapmıyor, en önemlisi de,
Kendisi gibi düşünmeyen, kendi siyasi kanaatine katılmayan hatta, karşı duranları dahi öteki olarak görmüyor.
8- Bütün sinirleri alınmış gibi davranıyor.
Sakin duruşları ile rakiplerini ve aleyhindeki tezvirat ehli mutapları şaşırtıyor.
9- Bir miktar da mağdur ediliyor algısı oluşturuluyor.
Şikayet etmek yerine, görevlileri naif bir üslup ile sorumluluklarının gereğini yapmaya çağırıyor.
En olmadık anda Anıtkabir üzerinden net mesaj verebiliyor .
Duruma göre gündem belirleyip insanları o gündeme itebiliyor.
10- Trabzonlu,
Çünkü;
Bir Rizeli ile ancak bir Trabzonlu başaçıkabilir diye dünülmüş gibi ( Trabzon/Karadeniz lobisi ihmal edilmemiş),
Aday olduğunda tanınırlığı %16 iken Cumhurbaşkanı ile görüştükten sonra %55 civarına yukseldi.
Herkes bu görüşmeyi M. İnce nin görüşmesi gibi düşündü ama reklam reklamdır,
Üstelik siyaset kulvarındaki yarışta reklamın iyisinin kötüsünün olmayacağını anlayamadılar.
Bu zatın Cumhurbaşkanı ile görüşmesini kim tezgahlamış ise,
Yada
Beyfendiyi bu görüşmeye kim ikna etmiş ise,
Beyfendiyi zayıflatmak yada muhtemel siyasi vadesini öne çekmek konusunda en önemli görevi o kişi yüklenmiş demektir.
Yani
Büyük oğlan
Bu zevat demektir.
Beyfendi, hain arıyorsa
Bu görüşme için onu
Kimler ikna etmiş ise
O yöne bakmalıdır.
Görüşme sonrası,
“ Cumhurbaşkanı bana oy verecek, kendisinden oy istedim”
Beyanının tesadüf olmadığı şimdilerde sanırım iyice anlaşılmaya başlanmıştır.
Malesef,
Beyfendinin kişilik analizini yapmış olan kuvvetlerin, oldukça başarılı ve isabetli bir analizler yaptıkları anlaşılıyor.
Ona yaptırmak istediklerini
Öyle formüle ediyorlar ki,
Beyfendi hararetle savunup inatla hayata geçirdiğini,
kendisinin yaptığını sandığı için,
Ve aklına düşeni kendi fikri bildiği için,
O kıymetli fikirleri aklına düşürenleri hiç görmüyor, göremiyor.
Hatta böylesi kıymetli fikirler üretebildiği için kendisine olan seçilmiş olduğu inancı, hayranlığı yani öz güveni daha da bir artıyor.
Ve yukarıdaki formülasyon ile uygun biçimde aklına yerleştirileni,
Kendisine ait, orjinal fikirler olarak inandığı ve bildiği için, yüksek heyecanla tereddütsüz icra ediyor.
Aynen 12 Eylül 2010 referandumu ve 16 Nisan 2017 Anayasa değişiklikleri süreçlerinde olduğu gibi.
Bu gidiş
Bu akıl ile
Durdurulabilir değil
Sonuç;
Bu Ekrem 1994 yılının Erdoğanı oluyor.
Tek fark ise,
Bu Ekrem
Er değil,
Tam vaktinde doğuyor.
Muhtemelen çok hızlı büyüyecek ve büyüyor.
Bu rüzgar ile Ankara görevi de öne çekiliyor gibi.
Ankara’daki görevini özel durumlar dışında 2023 yılından çok önce devralabilir.
Arz ederim