Alparslan Türkeş’in ömrü, Mustafa Kemal’in 1929’larda dış dünyada bulunan Türklerle ilgili olarak gösterdiği hedeflere yönelip, İslam Türk hareketinin içte ve dışta mayasını çalmaya çalışarak geçmiştir. Hedefi; Türk dünyasının dilde birlik, siyasette birlik, ticarette, sanatta, birliktelikleriyle kültürel, tarihsel değerlerini de ortaya koyup “Türk Dünyasının” uyanışı için bir ömrü vermiştir.
Türkeş, Türkiye gençliği ve “Türk Dünyası” gençliği ile Türk insanının sağlam temeller üzerinde buluşmasını, tanışmasını, kaynaşmasını sağlamaya çalışmıştır. Bunun için” Türk Dünyası Kurultayı” ve “Erciyes” toplantılarını organize ederek bunları gelenek hale getirmeyi planlamıştır. Türkeş’in vefatını müteakip ülkücülüğü ve MHP’Yİ temsilen yerine geçenlerin ahde vefa adına ilk yaptıkları iş “Erciyes Kurultayı” ve “Türk Dünyası Kurultaylarını” kapatmak olmuştur. Onun için denilmiştir ki; “Vefasızlardan vefa beklemek, zehirden şifa beklemek gibidir.”
Alparslan Türkeş ilk “Türk Dünyası Kurultayı”nın toplandığı gün için : “HAYATIMIN EN MUTLU GÜNÜ” demiştir… Sağ olsa kurultayların kaldırıldığı günler ve kaldıranlar için ne derdi? Kararı; İzan, insaf ve vicdan terazilerine koyup Allah’a verecekleri hesabı da düşünerek kararlarını vermeyi ülkücüyüm diyen vicdanlara bırakıyorum! Önümüzdeki günler ülkücünün, ülkücülük adına vereceği imtihan günleridir. Tarih, O günleri ülkücünün “ideolojisiyle” bağları noktasından değerlendirecektir.
Bahçeli, seçilmiş bir liderden çok atanmış bir bürokrat gibi davranarak siyaset yapıyor, bu yapı da ülkücü irade ve MHP’nin tabanıyla kan uyuşmazlığı gösteriyor denilmektedir. Bahçelinin hükümet ortağı iken ortaklarının: “Aldığımız radikal kararları uygulamaya koymadan alacağımız bir seçim kararı intiharımız olur.” demelerine rağmen Bahçeli kimseyi dinlememiş, seçime gidilerek üç parti de sandığa gömülerek AKP’nin önü açılmıştır. AKP’nin Önünü açmakla da kalmamış AKP’nin ihtiyaç duyduğu yerde koltuk değnekliği görevi de yapılarak atanmış biri iddiasında bulunanları haklı çıkarırcasına yola devam edilmiştir. Bu ağır yükün altında ezilenler de güneşin doğuşunu Bahçeliden bekleyen MHP ve ülkücüler olmuştur.
MHP’nin varlık sebebi ‘ideolojisinin’ okulu olan ülkü ocaklarıdır. Bu ocaklar atanmış
|