4
BİR NESİL BİR GECEDE NASIL CAHİL BIRAKILDI ASIRLARDIR CAHİL BIRAKILAN NESİLLER Mİ VARDI?
İnsanlığın vazgeçilmezi, medeniyetlerin biniti, merdiven taşları ve ışığı kabul edilen yazıların ataları sayılan yazım şekillerine ve gelişmelerine bakmaya , devam edip İslam harfleri denen yazıları incelemeye geçeceğiz.
Eski harfler söz konusu olduğundan Mısırlıların kullandığı “HİYEROGLİF” denilen yazı çeşitleri önemli bir yer işgal etmektedir. Üç çeşit olarak bilinirler. Birincisi şekillerden, ikincisi işaretlerden, üçüncüsü bir takım remizlerden oluşmaktadır. Miladın ilk asrına kadar kullanılmışlardır. “HIBTİ” denilen, Kenan ve Suriye topraklarında birçok eser yazılmış olan yazı da Hiyeroglif hattının bir şubesi olarak kabul edilmiştir.
ELİFBA’NIN (alfabe) ilk İcad edenleri hakkında farklı görüşler mevcuttur.Birbirine yakın veya uzak bölgelerde yazım şekillerinin birbirini etkilediği görülür.Yazıyı ilk kulanlar hakkında da farklı görüşler vardır.Finikeliler,Suriyeliler ve İbraniler gibi
Huruf-i Savti’ye (sesli harfler) Kızıl deniz boyunca ilerleyip Yemen ve San’a taraflarından Küçük Asya’nın her tarafına yayılarak Hindistan’a kadar uzanmıştır. Hindistan’da farklı yazım çeşitlerinin meydana geldiği, , İran da kullanılan eski hatların de bunlardan doğarak farklı kısımlara ayrıldığı kabul edilmektedir. Yazılarda da kelime ve dillerinin birbirinden etkileşimleri olduğu gibi, etkileşimler görülmektedir.
Yazıya dikkatleri çekenlerin ileriye sürdükleri önemli tezlerden biri de HZ.Musa(AS) dan sonra yazıda hızlı gelişme ve değişmelerin olduğu hızlı bir şekilde gelişen yazıyla eski şekiller,resimler ve remizlerin ortadan kalkarak yerini “HARF-İ SAVTi’ ye terk ettiği bilinmektedir.
Yazının tarihine bakıldığında Arapların kullandıkları yazılarda da diğer bölgelerdekilere paralel olarak değişmelerin ve gelişmelerin olduğu görülmektedir.Bunların Suriyelilerin kullandıkları “HIBTİ “ ve Aramilerin kullandıkları yazılara benzer yazı kullandıkları anlaşılmıştır.Aramilerin milattan 400-500 sene önce Arabistan da iskan olunarak yayılıp çevrelere dağıldıkları ve Arap kavminin önemli bir kısmını teşkil ettikleri bilinir.Arap yazılarının Nebati yazılarıyla da birbirini etkilediği, Nebati yazılarının roma İmparatorluğu sınırlarına kadar uzanıp izler bıraktığı kaya yazıtları ve diğer eserlerden anlaşılmaktadır.
Suriye sahilleriyle Halep dolaylarıyla mekan tutan Nasruturiler ve Yakubilerinde İstrankelü hatt-ı denilen halterde bir takım değişikliklerle kendilerine has birer alfabe ortaya koyduklarını görüyoruz.Bu istrankelü hattı denilen yazının Asya coğrafyanın her tarafına yayılarak Çin’e kadar uzandığı anlaşılıyor.Bu hat’tın Asya da ki alfabelerin bir çoğunun temelini oluşturduğu kabul edilmiştir.
Şimdide Osmanlıca hattı veya İslam hattı olarak adlandırılan Arap harfleriyle yazılan yazım şekillerinden “HATT-I KÜFİYE bakalım: umumiyetle Arap yazısı olarak bakılan ELİFBA’NIN en eski şekli olarak tanına yazı şeklidir.Hatt-ı Küfi’nin İslam’ın doğuşu döneminde Kûfe bölgesinde meydana getirilip o bölgede kullanıldığı kabul edilir Bu hatt-ın Arabistan’ın doğu taraflarında iskan edilen kavimler tarafından kullanılan harflerin bir takım değişikliklere uğrayarak ağır ağır “KÛFİ “ hattı olarak netleştiği kabul edilir Bu noktada kendimize şu soruyu soralım: Harflere kudsiyet mi atfedelim, yoksa harfler kültürlerin yayılması adına bir araçtır mı diyelim? Kudsiyet atfedilecekse K.Kerim den önce İncil yazılmıştır onu da iyi bilelim!...
Hatt-ı Küfi’ye Mensubi adı da verilmiştir.Hz.Ali’nin (R.A) bu yazıyı geliştirerek çok ustaca da kullandığı nakledilir.Bu yazıyla sikke, kitabe ve K.Kerim yazılmıştır.Yine bu yazıya “ MEKKİ “ ve “BASRi” adları da verilmiştir.Bu yazı daha kolay olan Nesih yazısının kullanımından sonra ağır ağır itibarını kaybetmiştir.Daha çok süsleme yazısı olarak duvar ve tavan süslemelerinde karşımıza çıkar .Bugün yapılan yeni camilerimizde bu yazının kullanıldığını görmekteyiz.Dün bu yazıyı özel olarak öğrenenler hariç dedelerimiz de okuyamıyordu.Çünkü okullarımızdaki dersler arasında böyle bir yazı ve okuma dersi olmadığını biliyoruz.
Dedelerinin yazdığı yazıyı okumayanlar lafı boş ve hamasetten başka bir ve şey ifade ifade etmemektedir.Bugün de İmam-ı Hatip okulları, Kur’an Kursları, İlahiyet ve Edebiyat fakültesi mezunları da Arap harfleriyle eğitim ve öğretim yapıyorlar ancak konuya özel ilgi duyanlar hariç okuyamıyorlar.Bu anlamda Arap harfleriyle okur yazar veya sadece okurları düne kıyaslarsak bugün dünden çok fazladır; bu da böylece biline!...Bir de mağribi küfi hattı vardır; bunun yazım ve okunması daha zordur.
Hatt-ı Nesih’de Osmanlıca yazım şekillerinden biridir.Bu yazının yazılıp okunması daha kolay olduğu için küfi yerine kullanılmaya başlanmıştır.Medreselerimizde,mahalle mekteplerimizde, rüştiye ve idadilerimizde okutulması öğretilmiştir.Bu yazının atası da Finike yazısı olduğu kabul edilip en son aldığı şeklin mevcut yazı olduğu kabul edilir.Bu yazı da Müslümanların ortaya koyduğu bir yazım şekli değildir.Bugün Arap alfabesiyle okuma yazma bilenlerin kolaylıkla öğrenebildikleri bir yazıdır.Nesih hatt-ı kullanılmaya başladığı tarihten sonra birçok değişikliğe uğramış ve son ulaştığı şekli ile bütün şark toplumlarında ve İslam toplumlarında hatt-ı esasi olarak kabul görmüştür.
İslam dünyası ve Arapların kullandıkları harflerin kaynağını ve çıkışını araştıranlar yakın zamana kadar Nesih yazısının Hatt-ı Kûfi den iki üç asır kadar sonra teşekkül ettiğini düşünmüşlerdir.Bu hatt-ı Abbasi halifelerinden Muktedir El- Kadir’in veziri olan ve hicri 336 senesinde vefat eden İbn-Mukle’nin icat edip kullanıldığı bilinir.
6-Mehmet Eminoğlu Osmanlı Vesiklarını Okumaya Giriş sayfa 65-66
7-A.g.e. sayfa 67-68
|