Demokrasinin yüzlerce tarifi yapılmıştır. Ancak Hepsinin birleştiği nokta, demokrasi; abanın altından sopa göstermeden halkı idare etme sanatıdır.
M.Ö. beşinci yüzyılda yaşamış olan Heredot demokrasi ‘çoğunluğun’ yönetimidir der. Aristo’da demokrasi özgürlerin sözünün geçtiği yönetim biçimidir diye tarif eder.
Bir İsveç atasözünde de demokrasi; fikri olanlara kulağını ödünç vermektir diye tarif edilmiştir.
Asırların üstünden atlayıp Anadolu’nun vatan yapılmasının manevi mimarı Edebali’de Osman Gaziye şöyle diyordu:
Ey Oğul!
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana… Suçlamak bize; katlanmak sana… Çatılmalar, uyumsuzluklar anlaşmazlıklar bize; adalet sana… Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana…
Oğul! Güçlü kuvvetli,akıllı ve kelamlısın.Ama nerede ve nasıl kullanacağını bilmez bilemezsen sabah rüzgarların da savrulur gidersin…Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder…diye devam edip giden Edebali’nin vasiyetnamesinden sonra günümüze dönelim!...
Günümüzde miting alanlarındaki konuşmalar hoşgörü sınırını aşmakta, hatta küfürleşmelere kadar uzanarak ne kadar demokrat olabildiğimizi ortaya koymaktadır.
Bir parti mensubunun temsil ettiği düşüncenin kendisine bahşettiği makamı koruyamaması ne kadar adillik ise ilahi fermanın “başkalarının ayıplarını araştırmayın” sözüne rağmen belden aşağı vurup röntgencilik yapmak da o kadar abesle iştigal değilse nedir?
Siyasi rant için ateşle barutu bir araya getirip birleştirmekten zor olan BDP ve MHP ittifakından bahsedilince ehli insaf bir kanaat önderi isyan edip mazluma destek kararı için bayrak açmıştır. Noktasına virgülüne dokunmadan işte o yazı:
Değerli kardeşim, aklını kullan!
Nereye gidildiğini,yarın ne olacağını,canından çok sevip tercih edip büyüttüğün çocuklarını,istikbalini düşün,emekliliğinin ,sonrasının hayatının istemediğin,tasvip etmediğin bir düzeneğin içinde geçtiğini,heba edildiğini fark et,bu duruma müdahale et,itiraz et,boş verme!
Anlamaya, görmeye çalış, doğruyla yanlışı ayır, duruşunu özünle birleştir. Göz boyamalı, kısa vadeli, saman alevli, serap misali ağzına bal çalındığını, çalınan aslında bal olmadığını, duygularınla oynadığımı, oynayanlardan bihaber gafil kaldığını gör!
Kafanı devekuşu gibi kuma gömüp yaşadığını ülkede değerlerinin buharlaşmasına kayıtsız kalma,”neme lazım”deme, “menfatim”deme!
Maneviyat bahçemize dadanmış domuz sürülerini, sırtlanları, hain köpekleri, kurnaz tikileri, leş kargalarını, kanımızı, canımızı değerlerimizi, zenginliklerimizi emmeğe yeltenen sülükleri, asalakları silkele, sırtından at, kamburunu düzelt, el ele ver, gücünü topla, maneviyatını düzelt, el ele ver, gücünü topla, maneviyatını düzelt, iyileri bul, onlarla birleş, işbirliği yap, yanlışı düzelt!
Bunu daha önce yaptın. Güzeli seçtin, güzelleştin, güçlendin. Örnek oldun, öncü oldun, yol gösterdin, ilham kaynağı oldun, sevildin…
Isıttın, karanlık asırlarla güneş oldun aydınlattın. Çağ atlattın. Susuz yüreklere su serptin, serinlettin. Umut oldun, çare arayan biçare insanlığa, tarih yazdın altın harflerle dimağlara.
Şimdi silkin, şimdi uyan, dengeleri boz.”Bozkurtlara” fırsat ver, yol ver, OY ver. Çeki düzen versin. destek olsun dostlara, fayda versin, tek yürek olsun iyiler.
“Sağduyu’nun” mevcut hükümeti kuran partiye ilk genel seçimlerinde tek başına iktidar olmasıyla sonuçlanan verdiği şartlı destekle bile, hala, maalesef insanlık için, inanlar için beklenenleri gerçekleştiremeyen Sayın Başbakan, MHP’li kardeşlerin barajı aşamayacağını bekliyor. Haydi! Yalnız bırakmayalım meydana özgürlükler vaat ede gelen arkadaşı. MHP’li kardeşlerim, barajı aşın da, sizinle birlikte, daha önce söz verip de yerine getiremeyenler için bir telafi fırsatı doğsun.
Birleşsin güçler def etsin akrabaları, şanımız yürüsün cihanda.
Sefillere uşak olmayalım.
Çünkü, kölesiyiz, Razı olsun alemlerin Efendisi bizden.