21.Yüzyılın haçlı seferleri 11 Eylül senaryosuyla sahneye konulur. Başta kafatası avcısı İsrail’in badigartı ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkelerin liderleri bunun bir haçlı seferi olduğunu ilan ederler.
Tarih boyunca haçlı seferlerinin iki ana temel sebebi vardır. Birinci sebebi inanış farklılığı, ikincisi ise doğunun zenginliklerini yağmalamaktır.
Bugünkü haçlı seferleri demokratikleştirme ve BOP projesi çerçevesinde yapılmaktadır. Amaç; emperyalist güçlerin enerji kaynaklarını ele geçirip 22-devletin sınırlarını değiştirerek yeni devletçikler türetip, küçük lokmalar oluşturarak Ortadoğu’da dünyanın efendisinin çocuklarını rahatlatarak “Büyük İsrail” projesini hayata geçirmektir.
Mısır’ın, Ürdün’ün, Suriye’nin, Libya’nın, demokratikleşip demokratikleşmediği hiçbir gâvurcuğun derdi falan değildir. Zira gökten bomba yağdırarak demokrasinin hakim olduğu bir tek ülke yoktur. Olay Kurt’un Kuzu’ya suyu bulattın veya aslan sürüsünün sarı öküz hikayesidir.
Biz bu anlamda son hedef Libya ve Kaddafi’yi tanıtmaya çalışacağız. Kaddafi 1969’da bir darbe ile iş başına gelir. Türkiye’de ilk baskısı 1974’de yayımlanan yeşil kitabında emperyalizmi şöyle tarif eder:”Emperyalizm ve emperyalistler sömürü düzenleri içinde sömürüp istismar ederek ölüme atacakları toplumları bir odun parçası gibi görürler.İlim, sanayi ve silah gücü gibi yolları kullanarak boyundurukları altına alacakları insanları hürriyet istemeyecek derecede ilimden uzaklaştırırlar.
Sömürecekleri toplumlarda din, dil ve milliyet duygularından uzaklaştıran okullar açarlar veya açılmasına yardımcı olarak insanın kişiliğini yok ederler…
Kaddafi devam eder ve der ki:”sömürgecinin gözünde sömürecekleri ülkelerin halkı insan olarak görülmez. Nitekim Amerika’da Kızılderilileri yok etmişlerdir.Ancak sömürgeciler B.M. çatısı altında bağırarak halkların eşitliğini ilan ederler.Sömürgeciliğe karşı en hayırlı silah ise birliktir.”
Kaddafi, İspanyolların baskılarından korunmak için dedelerinin Kanuniden yardım isteyerek Osmanlının kanatları altındaki yaşadıkları dönemi de sömürü dönemi olarak görüp Batının rüzgârına yelken açtığını gösterir.
Bir devrimci diktatör olan Kaddafi sömürücü güçlere karşı Afrika halklarının özgürlükçülerini hep desteklemiştir. Aynı şekilde İngiltere’de “İngiltere Kurtuluş Örgütü”(İRA), Fransa’da “Korsika Özgürlük Cephesi” İspanya’da “Bask Vatanı ve Özgürlüğü Hareketi”(ETA) ve bunun gibi birçok özgürlük hareketlerine destek vererek sarıca arının inine çomak sokmuştur.
Kaddafi nev-i şahsına has kişiliği ile değerlendirildiğinde hatasıyla sevabıyla hiçbir zaman Batı ile İsrail uşaklığına boyun eğmemiş bir liderdir.
Devrimci ve diktatör kişiliği haleti ruhiyesi ile de her zaman devrimci liderlerden Güney Afrikalı Lider Nelson Mandela, Uganda devlet başkanı Marksist Yoweri Kaguta Museveni, Amerika ve Batılıların başının belası Venezuella devlet başkanı Hugo Chavez gibilere yakın durmuştur.
Ülkesinde banka yağmacılığına göz yummamış, Coca Cola ve Mac Donalds’ın satışına izin vermemiştir. Ülkenin alt ve üst yapısını tamamlayarak Libya köylüsünün ürününü teşvik için her türlü desteği vermiştir. Yerel yönetimlere halkın katılımını teşvik etmiştir.
Kaddafi paralı eğitimi yasaklamış, bütün eğitim masraflarını karşılamakla kalmayarak üniversitede okuyan öğrencilerin tamamına rahatlıkla okuyacağı burs imkanları sağlamış ve Afrikalı öğrencilere de burs vererek aydınlanmalarına çalışmıştır.
Zengin kaynaklara sahip olan ülkeleri sömürülmekten kurtarmak için “Afrika Devlet Birliği” çalışmaları için gayret sarf etmiş ve belli bir mesafe kat etmiştir.
Çalışmalarıyla emperyalist ülkeleri tedirgin eden Kaddafi ülkesinde modern ve çağdaş bir hayata öncülük yapıp Libya silahlı kuvvetlerinde, emniyet teşkilatında ve diğer sektörlerde kadına da yer veren entresan bir ülke durumundadır.
Dünyada petrolünü sömürtmeden en iyi fiyata satan ülkelerden biri olan Kaddafi Kıbrıs Barış Harekâtında(1974) ABD ve Batılı ülkelerden korkan Yunanlının hatırını sayan İslam ülkelerine inat Türkiye’yi destekleyen tek ülke olmuştur.O günlerin basınında zamanın başkanı Callud ve Kaddafinin ABD ambargosunu delerek Türk uçaklarına yedek parça ve uçak yakıtı ile her türlü askeri malzeme yardımı yaptığı ve yardımların başlarında bizzat durarak nezaret ettiklerini yad etmenin de bir Türk olarak insanlık borcumuz olduğunu düşünüyorum.
1974’lerde Türk insanının kalbini fetheden Kaddafi ve ülkesine gelecek dış yardımın önünü kesmek ve demokratikleşme maskesi ile Nato bünyesinde müslümana karşı Hıristiyan’la olmak üzücü de olsa elden oflayıp puflamaktan başka ne gelir dostlar.
Bedevi Arapları şehirleştirmek, modern bir hayata alıştırmak için 150-200 metrekare lüks daireler yapıp parasız olarak veren, fakat kent hayatına alışamayan bedevi evin balkonuna çalı çırpı toplayıp yakar ve bazısı da balkonun bir tarafını kümes bir tarafını da keçi ağılı yapar; ancak alışılmışın terki zordur. Bedevi şehir hayatına alışamaz gecenin birinde tavuğunu keçisini aldığı gibi apartmanları boşaltır çöle kaçar.
Demokrasi eğitim ve öğretim işidir, Kaddafi de bu meseleyi en iyi ele alan liderlerden biridir. Bunun alt ve üst yapısını hızla halletme yolundadır. Ancak gâvurcukların işi demokrasi maskesi ile Libyanın petrolünün üstüne oturmaktır.
Unutulmamalıdır ki Irakta Saddamın heykellerini yıkıp üstünde tepinen bayram yapanların karılarının kızlarının üstünde de coniler bayram yapmaya başlayınca feryat ettiler, biz de o askerlerin sağlığına duacı olduk.
Sonuç mu? Sonuç dün Kıbrısta ambargoya kulak asmayan, Türk’ün uçamayan uçağına yakıt ve parça veren Libya…
Bugün, Libyayı bombalayan uçaklara üst görevi yapan ve üç beş Libyalı yaralının tedavisi ile şov yapıp ve bunu da tatlı tatlı yiyen Türk milleti ve TÜRKİYE.Afiyet olsun!...